Felsefelogos “Modern Rasyonalizm” Sayısı
Epistemolojik bir pozisyonu ifade eden rasyonalizm, erken modern düşüncenin ortaya çıkışındaki en önemli uğraklardan biri olarak kabul edilir. Feodalizmin çözülmesine paralel olarak Ortaçağ düşüncesinin zayıflaması, büyük dönüşümlerin habercisi olan kuşkuculuğun yeniden güç kazanmasına yol açmıştır. Felsefi ilginin odak noktasının varlıktan bilgiye doğru kayması bilginin doğasına, sınırlarına ve kaynağına yönelik sorgulamaları beraberinde getirmiştir. Modern rasyonalizmin kurucusu kabul edilen Descartes’ın kuşkuyu en uç noktaya taşıması hem Ortaçağ düşüncesinin birçok temel kabulünü dışarıda bırakan hem de Modern çağın ihtiyaçlarını karşılayan sistematik bir felsefi dizge inşasına olanak tanımıştır. Zira Descartes’ın soyut özne üzerine inşa ettiği bu sistem yükselen burjuvazinin aristokrasiyle mücadelesinde ihtiyaç duyduğu eşitlik düşüncesini de örtük olarak içerir.
Duyumculuğun aksine bilginin temeline aklı ve akla içkin ideleri yerleştiren rasyonalizm, Descartes ile birlikte ve Descartes’a karşı gelişmiştir. Kendisinden sonra gelen Spinoza, Leibniz ve Malebranche gibi rasyonalist düşünürler özneyi merkeze alan yaklaşımı eleştirerek kendilerini Kartezyen düşünceden ayrıştırmıştır. Bununla birlikte aklın duyulara önceliği düşüncesini,içkin idelerden yola çıkılarak hakikatin bilgisine ulaşılabileceği inancını ve matematiğin kesinliğin en etkili aracı olduğu görüşünü korumuş olmaları bu düşünürlerin Descartes ile birlikte rasyonalist gelenek içerisine konumlanmalarına yol açmıştır.
Rasyonalist filozofların Ortaçağ düşüncesinden ve bu düşüncenin devamı olan skolastik felsefeden ayrıştıran bir diğer nokta ise niteliğin yerine niceliği merkeze almalarıdır. Hem dönemin ekonomi-politik yapılanması hem de bu yapılanmaya uygun düşen Aristotelesçi evren modeli nitelikleri ön plana çıkarır. Matematiksel yöntemi benimseyen rasyonalist gelenek ise tüm farklılıkların niceliksel olarak ele alındığı modern doğa ve toplum kavrayışlarının oluşmasında etkili olmuştur.
Modern rasyonalizmin felsefe tarihindeki belirtilen bu değer ve etkisinden dolayı Felsefelogos olarak 79’uncu sayımız, “Descartes, Leibniz ve Spinoza”’yı içeren modern rasyonalizmi ele alacaktır. Amacımız bu üç isme bir yandan çağdaş yorumlar çerçevesinde öte yandan ise felsefe tarihindeki kurucu nitelikleri ışığında yoğunlaşmak olacaktır. Felsefelogos’un “Modern Rasyonalizm” sayısı açısından belirtilen üç filozofun düşünce sistemlerini inceleyen ve konuya dair çağdaş tartışma ve değerlendirmeleri kapsayan çalışmalarınızı bekliyoruz.